Tom's was the first name on the list of persons of interest after Mary's murder.
- Mary'nin cinayetinden sonra Tom'unki ilgi kişiler listesinde ilk isimdi.
We tried our best to find the missing persons.
- Biz kayıp kişileri bulmak için elimizden geleni yaptık.
His novels are popular among young people.
- Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür.
Generosity is innate in some people.
- Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır.
Bilal is a person of knowledge.
- Bilal bilgili bir kişidir.
Weight increase is the easiest method for personal development.
- Kilo almak, kişisel gelişimin en kolay metodudur.
The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
Personal computers are of great use.
- Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
The life of a person is a transient thing.
- Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
I was the one who did the wrong thing, not you.
- Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.
How did you figure out Tom was the one who did it?
- Onu yapan kişinin Tom olduğunu nasıl öğrendin?
A strange figure suddenly came through the door.
- Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.
Would you like to add me to your contact list?
- Kişi listene beni eklemek ister misin?
I'm the only one still in contact with Tom.
- Tom'la hala temas halinde olan tek kişiyim.
Tom is a very selfish person.
- Tom çok bencil bir kişi.
He's a very selfish person.
- O, çok bencil bir kişidir.
You're a brave soul if you want to climb the Urals.
- Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.
Tom is a very brave soul.
- Tom çok cesur bir kişidir.
She had an individual style of speaking.
- Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.
Every person is an individual.
- Her kişi bir bireydir.
That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
That's one small step for man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
- Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.
What is most important in life differs from person to person.
- Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.
Fine feathers make fine birds.
- Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
There are four people in my family.
- Ailemde dört kişi var.
The police drew up a list of persons of interest after the discovery of Mary's body.
- Polis Mary'nin vücudunun keşfinden sonra ilgi kişilerin bir listesini hazırladı.
Every person in this community is like a cell in the immune system of a healthy human body.
- Bu toplumda her kişi sağlıklı bir insan vücudunun bağışıklık sisteminde bir hücre gibidir.
José showed himself to be a person of bad character.
- Jose kendini kötü karakterli bir kişi olarak gösterdi.
Dreams are the touchstones of our characters.
- Hayaller kişiliklerimizin mihenktaşıdır.
Alofi is the capital of Niue, and its population is about 580 people.
- Alofi, Niue'nin başkentidir ve nüfusu yaklaşık 580 kişidir.
About 320,000 people live in Iceland. The capital of Iceland is Reykjavik.
- İzlanda'da yaklaşık 320.000 kişi kişi yaşar. İzlanda'nın başkenti Reykyavik'dir.
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
- Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders.
- Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.
More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head.
- Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.