He went abroad to raise fund for the project.
 - Projeye kaynak toplamak için yurt dışına gitti.
When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.
 - Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
Water, forests, and minerals are important natural resources.
 - Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır.
China is rich in natural resources.
 - Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.
Open source is the engine that drives technological innovation.
 - Açık kaynak; teknolojik yeniliği kullanan motordur.
Tatoeba is open source software.
 - Tatoeba açık kaynak yazılımdır.
This door has been welded shut.
 - Bu kapı kaynakla kapatıldı.
Tom said that he thought Mary knew how to weld.
 - Tom Mary'nin nasıl kaynak yapacağını bildiğini sandığını söyledi.
There's a spring in the center of the village.
 - Köyün merkezinde bir kaynak var.
The water from the spring is very pure.
 - Kaynaktan gelen suyu çok saf.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
 - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
Such trouble stems from carelessness.
 - Böyle sorunlar dikkatsizlikten kaynaklanır.
Water, forests, and minerals are important natural resources.
 - Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır.
The province is rich in mineral resources.
 - İl, maden kaynaklarınca zengindir.
No supply is unlimited.
 - Hiçbir kaynak sınırsız değildir.
Sami's birth resulted from an extramarital affair.
 - Sami'nin doğumu evlilik dışı bir ilişkiden kaynaklandı.
This river rises in the mountains in Nagano.
 - Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.
The supplies are beginning to give out.
 - Kaynaklar tükenmeye başlıyor.
I must know where these quotations originate.
 - Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim.
The fire originated from carelessness.
 - Yangın dikkatsizlikten kaynaklanıyordu.