katılımcı

listen to the pronunciation of katılımcı
Turkish - English
participant

The participants accused him of carelessness. - Katılımcılar onu dikkatsizlikle suçladı.

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ayrıca yaşlıların birbiriyle kaynaşabilmeleri ve Amerikan yaşamında aktif katılımcılar olarak kalabilmeleri için çok sayıda gruplar kurulmuştur.

subscriber
participator

Government should be participatory. - Hükümet, katılımcı olmalıdır.

actor
{i} participating
contributor

Do Tatoeba contributors sleep? - Tatoeba katılımcıları uyuyor mu?

Contributors should add sentences that are respectful of others. - Katılımcıların başkalarına saygılı cümleler eklemeleri gerekir.

attendant

The plan was supported by practically all the attendants. - Plan hemen hemen tüm katılımcılar tarafından desteklendi.

participatory

Government should be participatory. - Hükümet, katılımcı olmalıdır.

affiliative
katılım
participation

We need to change over to a different system of participation. - Farklı bir katılım sistemine geçmemiz gerekiyor.

Church participation has fallen. - Kilise katılımı düştü.

katılım
attendance

Attendance should be good provided the weather is favorable. - Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.

I had perfect attendance this year. - Yıl boyunca mükemmel katılımım vardı.

katılımcı bütçe
participatory budget
katılımcı olmak
capitalize
katılımcı yönetici
(Ticaret) participative leader
katılım
turnout

The turnout exceeded our expectations. - Katılım oranı beklentilerimizi aştı.

The turnout exceeded expectations. - Katılım, beklentileri aştı.

katılım
{i} accession
katılım
(Biyokimya) incorporation
katılım
contribution

Contributions are encouraged. - Katılımlar teşvik edilmektedir.

katılım
(Ticaret) sharing
katılımcılar
(Ticaret) participants

The photo shows a group of the congress participants. - Fotoğraf bir grup kongre katılımcılarını gösteriyor.

The participants accused him of carelessness. - Katılımcılar onu dikkatsizlikle suçladı.

katılım
involvement

She admitted her involvement in the robbery. - O, soyguna katılımını itiraf etti.

katılım
participation in
katılım
accretion
katılım
share
katılım
(sayısı) turnout
katılım
(Hukuk) accession, integration into
katılım
subscription
Turkish - Turkish
Herhangi bir etkinliğe katılan kimse, şirket vb., iştirakçi
Herhangi bir toplantıda yöneticiden söz alıp konuşmaya katılan kişi
Herhangi bir toplantıya katılan kimse
iştirakçi
Katılımcı demokrasi
(Politika Siyaset) Vatandaşların siyasal partiler ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla karar alma mekanizmasında katılımcı olarak bulunduğu demokratik yönetim şekli
katılım
Bir eyleme, bir etkinliğe katılma
katılım
iştirak
katılım
Katılma işi, iştirak