karıştıran

listen to the pronunciation of karıştıran
Turkish - English
mixing
confusing

I finally found my way out of the confusing maze. - En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.

stirring
kafa karıştıran
mind bending
kafa karıştıran şey
perplexity
karış
butt in

The last thing I want to do is butt in. - Yapmak istediğim son şey karışmaktır.

karış
horn in
karış
{f} interfering
karış
interfere

Bob told Jane not to interfere in his personal affairs. - Bob Jane'e onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.

Don't interfere in private concerns. - Özel işlere karışmayın.

karış
embroil

They did not wish to become embroiled in the dispute. - Onlar münakaşaya karışmak istemediler.

karış
meddle

Tom always meddles in affairs that do not concern him. - Tom her zaman kendini ilgilendirmeyen işlere karışır.

Don't meddle in other people's affairs. - Diğer insanların işine karışmayın.

karış
{f} meddling

I have no intention of meddling in your affairs. - İşlerine karışmaya niyetim yok.

Is this patronizing or meddling in someone else's business? - Bu başka birinin işinde patronluk taslamak ya da karışma mıdır?

karış
span

I often confuse Spanish vowels. - İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.

karış
span, hand span
karış
intermingle
karış
interlope
ortalığı karıştıran
mischief-maker
ortalığı karıştıran tip
petrel
trafiği karıştıran sürücü
road hog
çöpleri karıştıran kimse
scavenger
Turkish - Turkish

Definition of karıştıran in Turkish Turkish dictionary

karış
Baş parmak ve serçe parmağı uzaklığı
karış
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık: "Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti."- H. R. Gürpınar
karış
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, baş parmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık
karış
Beddua, lanet
karış
işkembe
karıştıran
Favorites