kan

listen to the pronunciation of kan
Turkish - English

Definition of kan in Turkish English dictionary

<span class="word-self">kanspan>
{i} blood

There was blood all over the floor. - Döşemenin her tarafında kan vardı.

He has to have his blood pressure taken every day. - O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır.

<span class="word-self">kanspan>
lineage, family
<span class="word-self">kanspan>
blood; lineage, descent, family soy
<span class="word-self">kanspan>
{i} gore
<span class="word-self">kanspan>
family

That poor family lives from hand to mouth every month. - O yoksul aile her ay kıt kanaat geçiniyor.

Sami fooled his family. - Sami ailesini kandırdı.

<span class="word-self">kanspan>
lineage
<span class="word-self">kanspan>
descent
<span class="word-self">kanspan>
haemo [Brit.]
<span class="word-self">kanspan>
strain
kanlar
blood
<span class="word-self">Kanspan>
(Tıp) hema, hemato
<span class="word-self">Kanspan>
(Tıp) hemat
<span class="word-self">Kanspan>
(Diş Hekimliği) Haema
<span class="word-self">Kanspan>
(Tıp) sanguis
<span class="word-self">kanspan>
claret
<span class="word-self">kanspan>
hema
<span class="word-self">kanspan>
(kardeşi) swore
<span class="word-self">kanspan>
hemo
<span class="word-self">kanspan>
hemal
<span class="word-self">kanspan>
hem-, hemo-, hemi-, haem-, haemo-
<span class="word-self">kanspan>
haemal [Brit.]
<span class="word-self">kanspan>
hemic, hematic
<span class="word-self">kanspan>
flesh

He is a man of flesh and blood with all his flaws. - O tüm kusurları ile birlikte etten ve kandan oluşan bir adamdır.

He's a man of flesh and blood. - O etten ve kandan oluşan bir adam.

<span class="word-self">kanspan>
{s} haemal
<span class="word-self">kanspan>
sangui
<span class="word-self">kanspan>
barb
Turkish - Turkish

Definition of kan in Turkish Turkish dictionary

<span class="word-self">Kanspan>
numan
<span class="word-self">Kanspan>
hun
<span class="word-self">Kanspan>
(Osmanlı Dönemi) NU'MAN
<span class="word-self">Kanspan>
dem
<span class="word-self">Kanspan>
(Osmanlı Dönemi) TAMUR
KÂN
(Osmanlı Dönemi) Kuyu. Kaynak
KÂN
(Osmanlı Dönemi) f. Bir şeyin menbaı
KÂN
(Osmanlı Dönemi) Bir keyfiyetin. (niteliğin) bol olarak bulunduğu kimse
KÂN
(Osmanlı Dönemi) Mâden ocağı
<span class="word-self">kanspan>
Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı
<span class="word-self">kanspan>
Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı: "Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı."- Ö. Seyfettin
<span class="word-self">kanspan>
Maden ocağı
<span class="word-self">kanspan>
Soy
<span class="word-self">kanspan>
Maden ocağı veya kuyusu
<span class="word-self">kanspan>
Maden kuyusu
<span class="word-self">kanspan>
Ağaç mobilyanın köşe kısmı
kan

    Videos

    ... Kan's goal is to avoid the trolls and not be eaten for ...
    ... Kan is going to start playing a game on the Nexus 10. ...
Favorites