In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
 - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
Words fly away, the written remains.
 - Söz uçar, yazı kalır.
We stayed overnight in Hakone.
 - Bir geceliğine Hakone'de kaldık.
I can't stay here forever.
 - Sonsuza dek burada kalamam.
I'm now staying at my uncle's.
 - Şu an amcamın evinde kalıyorum.
Kentaro is staying with his friend in Kyoto.
 - Kentaro, arkadaşıyla Kyoto'da kalıyor.
The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.
 - Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.
The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife.
 - Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.
He remains loyal to his principles.
 - O, prensiplerine sadık kalıyor.
The problem remains to be solved.
 - Sorun çözülmeden kalır.