kalır

listen to the pronunciation of kalır
Turkish - English
stays

Kate stays in Izu on weekends. - Kate hafta sonları Izu'da kalır.

Like many students at our school, Tom stays up until late at night studying. - Okulumuzdaki birçok öğrenci gibi, Tom geç saatlere kadar gece eğitimine kalır.

remain for
kal
{f} remain

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

kal
devolve
kal
hover over
kal
{f} stay

He stayed in New York for three weeks. - O, üç hafta New York'ta kaldı.

I'd like to stay one more night. Is that possible? - Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?

kal
{f} staying

Kentaro is staying with his friend in Kyoto. - Kentaro, arkadaşıyla Kyoto'da kalıyor.

I'm now staying at my uncle's. - Şu an amcamın evinde kalıyorum.

kal
{f} remaining

The door remaining locked up from inside, he could not enter the house. - Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.

There were few students remaining in the classroom. - Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.

Geveze kişi ya işinden kalır ya da yolundan
(Atasözü) Jabbering causes loss of time and money
Sona kalan dona kalır
(Atasözü) - Early bird catches the worm.- First come, first served
aşağı kalır yeri/yanı olmamak
to be at least as good (as)
dene kadar uygulamada kalır
(Politika, Siyaset) it shall apply fromto
dünya malı dünyada kalır
(Atasözü) You can't take it with you
horoz ölür, gözü çöplükte kalır
(Atasözü) One can never become reconciled to losing rank, wealth, or power
kal
word, talk
kal
snub
kal
remains

The hotel remains closed during the winter. - Otel kış boyunca kapalı kalır.

He remains calm in the face of danger. - O, tehlike karşısında sakin kalır.

kelimeler yetersiz kalır
it baffles description
kelimeler yetersiz kalır
it beggars description
kusursuz dost arayan dostsuz kalır
(Atasözü) A person who looks for perfection in his friends ends up friendless
sel gider, kum kalır
(Atasözü) Don't get excited about those things that are here today and gone tomorrow; think instead of those things that you must contend with over a long period of time
sona kalan dona kalır
(Atasözü) A slowpoke gets left out in the cold./Slothful people lose out
üçten bir çıkarsa iki kalır
three minus one equals two
English - English

Definition of kalır in English English dictionary

kal
Era
kal
Strife
Turkish - Turkish

Definition of kalır in Turkish Turkish dictionary

KAL
(Osmanlı Dönemi) (A, uzun okunur) Söz
kal
Bir düşünceyi anlatabilmek için art arda söylenen kelime dizisi
kal
Koparma, sökme
kal
Söz, lakırtı, laf
kal
(Osmanlı Dönemi) bir şeyi kökünden çekip koparmak, azletmek
kal
çekirge
kal
Maden külçelerinin eritilip arındırılması
kal
Laf, söz
kal
Söz, lakırdı, laf
kal
Koparma, sökme, kökünden söküp atma
kal
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
kal
Söz laf
kâl
(Osmanlı Dönemi) söz
English - Turkish

Definition of kalır in English Turkish dictionary

KAL
(Askeri) kritik unsurlar listesi (key assets list)