kahveler

listen to the pronunciation of kahveler
Turkish - English

Definition of kahveler in Turkish English dictionary

kahve
coffee

He promised to meet him at the coffee shop. - Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.

I am thirsty. I would like to have a cup of coffee. - Çok susadım. Bir fincan kahve istiyorum.

kahve
{i} mocha
kahve
coffeehouse
kahve
coffee tree
kahve
coffee bean

Our delicious coffee is made from freshly roasted coffee beans. - Bizim lezzetli kahvemiz taze kavrulmuş kahve çekirdeklerinden yapılır.

He is roasting coffee beans. - O, kahve çekirdeklerini kavuruyor.

kahve
(Tıp) coffea
kahve
coffee house
kahve
cafe

I am drinking coffee at a cafe. - Bir kafede kahve içiyorum.

They are talking over a cup of coffee in the cafeteria. - Kafeteryada bir fincan kahve içerken sohbet ediyorlar.

kahve
Java

This coffee is a blend of Java and Brazil. - Bu kahve Java ve Brezilya'nın bir karışımıdır.

kahve
coffee; coffee tree, coffee bean; coffeehouse, café
kahve
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: kökboyasıgiller,feviye) coffee
kahve
café (serving only coffee, tea, or soft drinks)
Turkish - Turkish

Definition of kahveler in Turkish Turkish dictionary

kahve
Kahve, çay, ıhlamur, bira, nargile içilen, hafif yiyecekler bulunduran, tavla, domino, bilardo, kâğıt oyunları vb. oynanan yer, kahvehane: "Mahalle kahvesinde herkes yeniden muharebe olacağını söylüyordu."- o. Seyfettin. ; "Halktan biri olarak oturup dinlenebileceğiniz ucuz bir kahve kalmamıştır artık."- N. Cumali
kahve
Bu ağacın meyve çekirdeği
kahve
Bu tozla hazırlanan içecek: "Bir fincan kahve daha içer, bir tutam enfiye daha çekerdi."- A. Ş. Hisar
KAHVE
(Osmanlı Dönemi) şarap
KAHVE
(Osmanlı Dönemi) Hâlis süt
KAHVE
(Osmanlı Dönemi) Kahvehane
KAHVE
(Osmanlı Dönemi) Bolluk, bereket
KAHVE
(Osmanlı Dönemi) Güzel koku
Kahve
(Osmanlı Dönemi) KAHVE
kahve
Sıcak iklimlerde yetişen, kök boyasıgillerden bir ağaç (Coffea arabica)
kahve
Kahve, çay, ıhlamur, bira, nargile içilen, hafif yiyecekler bulunduran, tavla, domino, bilardo, kâğıt oyunları vb. oynanan yer, kahvehane, kafe
kahve
Kahve, çay, ıhlamur, bira, nargile içilen, hafif yiyecekler bulunduran, tavla, domino, bilardo, kâğıt vb. oynanan yer, kahvehane, kafe: "Halktan biri olarak oturup dinlenebileceğiniz ucuz bir kahve kalmamıştır artık."- N. Cumalı
kahve
Meyvesinin çekirdeği kavrulup dövüldükten sonra suda kaynatılarak içilen bir ağaç türü
kahve
Bu tozla hazırlanan içecek: "Bir fincan kahve daha içer, bir tutam enfiye daha çekerdi."- A. Ş. Hisar
kahve
Bu tozla hazırlanan içecek
kahve
Bu çekirdeklerin kavrulup dövülmesiyle, çekilmesiyle elde edilen toz