Women didn't care for him.
- Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
He always has luck with the ladies.
- Kadınlarla şansı hep yaver gider.
He really was a ladies' man.
- O gerçekten kadınlarla iyi anlaşan bir erkekti.
The home is the woman's world, the world is the man's home.
- Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.
The woman eats an orange.
- Kadın bir portakal yiyor.
Where did you see the woman?
- Kadını nerede gördün?
Do you prefer a male or female doctor?
- Erkek mi yoksa kadın bir doktoru mu tercih edersiniz?
He wanted female companionship.
- O kadın arkadaşlık istedi.
The women really gave it their utmost.
- Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
The little girl grew into a beautiful woman.
- Küçük kız güzel bir kadın oldu.
This girl has become a woman.
- Bu kız bir kadın oldu.
I'd never go out with a married woman!
- Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!
Tom found out that Mary was a married woman.
- Tom, Mary'nin evli bir kadın olduğunu öğrendi.
Tom thinks that women always tell their best friends everything.
- Tom kadınların her zaman her şeyi en iyi arkadaşlarına söylediklerini düşünüyor.
Every Jack must have his Jill.
- Her erkeğin bir kadını olmalıdır.
He left his wife and shacked up with a woman half her age.
- O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
That woman must be his wife.
- Şu kadın onun karısı olmalı.
The old lady got down from the bus.
- Yaşlı kadın otobüsten indi.
That poor lady is disabled.
- Şu zavallı kadın engelli.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.