kızca

listen to the pronunciation of kızca
Turkish - English
girlish
{a} acting like a girl, childish, giddy
Like, or characteristic of, a girl; of or pertaining to girlhood; innocent; artless; immature; weak; as, girlish ways; girlish grief
If you describe a woman as girlish, you mean she behaves, looks, or sounds like a young girl, for example because she is shy, excited, or lively. She gave a little girlish giggle. behaving like a girl, looking like a girl, or suitable for a girl boyish
befitting or characteristic of a young girl; "girlish charm"; "a dress too schoolgirlish for office wear
{s} of girlhood; resembling a girl, girl-like
befitting or characteristic of a young girl; "girlish charm"; "a dress too schoolgirlish for office wear"
like a girl
kız
girl

He married a Canadian girl. - O, Kanadalı bir kızla evlendi.

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

kız
{i} bird

He looks like the yellow angry bird. - O sarı kızgın kuş gibi görünüyor.

The girl let the bird loose. - Kız kuşu serbest bıraktı.

kız
daughter

He was impatient to see his daughter. - Kızını görmek için çok sabırsızdı.

A good daughter will make a good wife. - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.

kız
judy

That girl who has long hair is Judy. - Uzun saçlı o kız Judy'dir.

That girl whose hair is long is Judy. - Saçı uzun olan kız Judy.

kız
skirt

These girls use white skirts. - Bu kızlar beyaz gömlek kullanıyor.

Mary was the only girl wearing a skirt. - Mary etek giyen tek kızdı.

kız
queen

There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter. - Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.

Once upon a time there lived a king and queen who had three very beautiful daughters. - Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.

kız
resent

I resent the way he treated me. - Onun bana davranma şekline kızıyorum.

There was enormous resentment over high taxes. - Yüksek vergiler hakkında büyük bir kızgınlık vardı.

kız
lass
kız
bridle up
kız
wench
kız
picture card
kız
virgin

Are you still a virgin? - Hâlâ kız oğlan kız mısın?

In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped. - Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.

kız
bridle at
kız
puss
kız
gırl

Betty is a pretty girl, isn't she? - Betty güzel bir kızdır, değil mi?

I sometimes wonder if I am a girl. - Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.

kız
country girl
kız
girl's
kız
chick

Dad uses fire to roast a chicken. - Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.

Tom loves fried chicken. - Tom, kızarmış tavuk seviyor.

kız
female

That female student is American. - O kız öğrenci Amerikalıdır.

Since 1990, eleven female students received the award. - 1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.

kız
(iskambil) queen
kız
Miss

I'm beginning to miss my girlfriend. - Kız arkadaşımı özlemeye başlıyorum.

I miss my little sister. - Küçük kız kardeşimi özlüyorum.

kız
maid

What's your mother's maiden name? - Annenin kızlık soyadı nedir?

The maid gave up her job. - Hizmetçi kız, işinden ayrıldı.

kız
maiden

Mary's maiden name is Jackson. - Mary'nin kızlık soyadı Jackson'dur.

What's your mother's maiden name? - Annenin kızlık soyadı nedir?

kız
virgin, maiden
kız
lassie
kız
chicken

Tom loves fried chicken. - Tom, kızarmış tavuk seviyor.

Dad uses fire to roast a chicken. - Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.

kız
babe
kız
playing cards queen
kız
bunny

Mary wore bunny slippers. - Mary kız terlikleri giydi.

Tom gave his daughter a stuffed bunny. - Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.

kız
gal
kız
girl; daughter, girl; queen; virgin, maiden
kız
jenny
kız
colleen
kız
sheila
kız
jill

Jill is the only girl in our club. - Jill Kulübümüzde tek kız.

kız
demoiselle
Turkish - Turkish

Definition of kızca in Turkish Turkish dictionary

Kız
bint
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından seslenilirken kullanılır
kız
Dişi
kız
Dişi çocuk
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından kullanılan bir seslenme sözü: "Sesleri işitiyor musun, kızım?"- F. R. Atay. İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
Dişi çocuk: "Düşüncesi bu noktaya gelince birdenbire Azize'nin küçük kızını hatırladı."- H. E. Adıvar
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire: "Bulursam namuslu bir kızla evleneceğim."- B. R. Eyuboğlu
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire