kızca

listen to the pronunciation of kızca
التركية - الإنجليزية
girlish
{a} acting like a girl, childish, giddy
Like, or characteristic of, a girl; of or pertaining to girlhood; innocent; artless; immature; weak; as, girlish ways; girlish grief
If you describe a woman as girlish, you mean she behaves, looks, or sounds like a young girl, for example because she is shy, excited, or lively. She gave a little girlish giggle. behaving like a girl, looking like a girl, or suitable for a girl boyish
befitting or characteristic of a young girl; "girlish charm"; "a dress too schoolgirlish for office wear
{s} of girlhood; resembling a girl, girl-like
befitting or characteristic of a young girl; "girlish charm"; "a dress too schoolgirlish for office wear"
like a girl
kız
girl

His girlfriend is Japanese. - Onun kız arkadaşı Japon.

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

kız
{i} bird

He looks like the yellow angry bird. - O sarı kızgın kuş gibi görünüyor.

Why is this bird called a robin redbreast? - Bu kuşa neden kızılgerdan diyorlar?

kız
daughter

He was impatient to see his daughter. - Kızını görmek için çok sabırsızdı.

A good daughter will make a good wife. - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.

kız
judy

That girl who has long hair is Judy. - Uzun saçlı o kız Judy'dir.

That girl whose hair is long is Judy. - Saçı uzun olan kız Judy.

kız
skirt

Mary was the only girl wearing a skirt. - Mary etek giyen tek kızdı.

Do those girls wear white skirts? - O kızlar beyaz etek mi giyiyor?

kız
queen

There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter. - Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.

Once upon a time there lived a king and queen who had three very beautiful daughters. - Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.

kız
resent

They may feel some resentment. - Biraz kızgınlık hissedebilirler.

There was enormous resentment over high taxes. - Yüksek vergiler hakkında büyük bir kızgınlık vardı.

kız
lass
kız
bridle up
kız
wench
kız
picture card
kız
virgin

Are you still a virgin? - Hâlâ kız oğlan kız mısın?

Most virgins have an intact hymen. - Çoğu bakirenin sağlam bir kızlık zarı vardır.

kız
bridle at
kız
puss
kız
gırl

I sometimes wonder if I am a girl. - Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.

He married a Canadian girl. - O, Kanadalı bir kızla evlendi.

kız
country girl
kız
girl's
kız
chick

Dad uses fire to roast a chicken. - Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.

I like roast chicken. - Fırında kızartılmış tavuğu severim.

kız
female

The female student that sat in front of the teacher is from Germany. - Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.

That female student is American. - O kız öğrenci Amerikalıdır.

kız
(iskambil) queen
kız
Miss

The mother missed her daughter who was away at college. - Anne üniversitedeki kızını özledi.

I miss my little sister. - Küçük kız kardeşimi özlüyorum.

kız
maid

The maid gave up her job. - Hizmetçi kız, işinden ayrıldı.

What's your mother's maiden name? - Annenin kızlık soyadı nedir?

kız
maiden

Mary went back to using her maiden name. - Mary tekrar kızlık adını kullanmaya başladı.

The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine. - Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.

kız
virgin, maiden
kız
lassie
kız
chicken

Tom loves fried chicken. - Tom, kızarmış tavuk seviyor.

Dad uses fire to roast a chicken. - Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.

kız
babe
kız
playing cards queen
kız
bunny

Tom gave his daughter a stuffed bunny. - Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.

Mary wore bunny slippers. - Mary kız terlikleri giydi.

kız
gal
kız
girl; daughter, girl; queen; virgin, maiden
kız
jenny
kız
colleen
kız
sheila
kız
jill

Jill is the only girl in our club. - Jill Kulübümüzde tek kız.

kız
demoiselle
التركية - التركية

تعريف kızca في التركية التركية القاموس.

Kız
bint
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından seslenilirken kullanılır
kız
Dişi
kız
Dişi çocuk
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından kullanılan bir seslenme sözü: "Sesleri işitiyor musun, kızım?"- F. R. Atay. İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
Dişi çocuk: "Düşüncesi bu noktaya gelince birdenbire Azize'nin küçük kızını hatırladı."- H. E. Adıvar
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire: "Bulursam namuslu bir kızla evleneceğim."- B. R. Eyuboğlu
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire
kızca
المفضلات