körleştirme

listen to the pronunciation of körleştirme
Turkish - English
seel
To blind
To sew together the eyes of a young hawk. A term from falconry
Good; fortunate; opportune; happy
Opportunity; time; season

the seel of the day.

Good fortune; happiness; bliss
{v} to close the eyes, lean on one side, roll
To sew one's eyes shut
{f} sew up the eyelids of falcons or hawks to make it tame; blind
[Obs
The rolling or agitation of a ship in a storm
To stitch closed the eyes of (a falcon)
] "So have I seel"
Time; season; as, hay seel
sew up the eyelids of hawks and falcons
To incline to one side; to lean; to roll, as a ship at sea
To close the eyes of (a hawk or other bird) by drawing through the lids threads which were fastened over the head
Hence, to shut or close, as the eyes; to blind
Good fortune; favorable opportunity; prosperity
kör
blind

They say love is blind. - Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.

Her right eye is blind. - Onun sağ gözü kördür.

kör
dull

Television can dull our creative power. - Televizyon yaratıcı gücümüzü köreltebilir.

The knife was so dull that I couldn't cut the meat with it and I had to use my pocketknife. - Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.

körleştirmek
blind
kör
dead
kör
blank
körleştirmek
dull
körleştirmek
blunted
körleştirmek
blinding
kör
sightless
kör
eyeless
kör
blind person
körleştirmek
blunt
Kör
unblind
kör
(bıçak) blunt
Kör
(Tıp) amaurotic
kör
stone-blind
kör
mole eyed
kör
blind as a bat

Tom is as blind as a bat. - Tom bir yarasa kadar kör.

Without his glasses, he is as blind as a bat. - O, gözlükleri olmadan bir yarasa kadar kördür.

kör
blind; (bıçak, vb.) blunt, dull; (kuyu) dry
kör
blunt

The knife was so blunt that I could not cut the meat with it and I resorted to my pocket knife. - Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve çakıma başvurdum.

Dan dislikes Matt because he's blunt and insensitive. - Dan Matt'i kör ve duyarsız olduğu için sevmiyor.

kör
unsighted
kör
blind, dead-end
kör
(in expressions) bad, evil; unlucky
kör
(kuyu) disused
kör
obtuse
kör
dim (light)
kör
unseeing
kör
dull, not sharp
kör
not sharp
kör
blind, unaware of what's happening
kör
stone blind
kör
(Anatomi) coecus
körleştirmek
to dull (a cutting implement)
körleştirmek
to make (a well) go dry
körleştirmek
to cause (someone's mental powers) to decline
körleştirmek
to make (a place) cease to attract people
körleştirmek
to blind; to blunt; to dull
Turkish - Turkish
Körleştirme işi
kör
Az aydınlık veren
kör
Bu kelime bazı deyimlerde kötüleyici bir sıfat gibi kullanılır
kör
Görme engelli
kör
Duyarlığını yitirmiş: "Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur."- A. Ş. Hisar
kör
Bu kelime bazı deyimlerde kötüleyici bir sıfat gibi kullanılır: "Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı."- Y. K. Beyatlı
kör
Az aydınlık veren: "Sahanlığın üstünde bir kör kandil yanıyordu."- H. R. Gürpınar
kör
Duyarlığını yitirmiş
kör
Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan
kör
Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan
kör
Keskinliği yeterli olmayan
kör
Görme engelli: "Körü körüne duygululuk sanatçıyı da, körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür."- N. Cumalı
körleştirmek
Körleşmesine yol açmak
körleştirme
Favorites