Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
Çocuk çabucak öğreniyor.
- The child is learning quickly.
O hızla merdivenlerden yukarı gitti.
- She quickly went up the stairs.
Tartışma hızla kontrolden çıktı.
- The argument quickly got out of control.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
- I need it as quickly as possible.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
Çok hızlı şekilde hareket etmek zorundayız.
- We have to move very quickly.
Ses çok hızlı şekilde hareket eder.
- Sound travels very quickly.