English - Turkish
Definition of intrinsic, existing as a natural and integral part, natural, inborn in English Turkish dictionary
- inherent
- {s} in (bir şeye/birine) özgü/has
- inherent
- kendinde var olan
- inherent
- fıtri
- inherent
- (Ticaret) kendinde varolan
- inherent
- içkin
- inherent
- tabiatında var olan
- inherent
- doğal
İnsanlar doğal olarak iyi.
-People are inherently good.
Doğal olarak hiç bir dil diğerinden üstün değildir.
-No language is inherently superior to any other.
- inherent
- ayrılmaz
- inherent
- inherentlytabiatında
- inherent
- doğuştan
- inherent
- {s} doğuştan olan
- inherent
- {s} özünde olan
- inherent
- be inherent in a thing bir şeyin aslında veya tabiatında mevcut bulunmak
- inherent
- ayrılmaz,tabiatında var olan
- inherent
- (İnşaat) öz, asıl, içinde mevcut
- inherent
- {s} esas, asıl, öz: inherent rights temel haklar
- inherent
- (sıfat) doğal, doğuştan olan, yaradılıştan, özünde olan, doğasında olan
Related Terms
English - English
Definition of intrinsic, existing as a natural and integral part, natural, inborn in English English dictionary
- {s} inherent
intrinsic, existing as a natural and integral part, natural, inborn
Hyphenation
intrinsic, existing as a na·tu·ral and in·te·gral part, natural, in·bornPronunciation
Resimler
Favorites