inanmayış

listen to the pronunciation of inanmayış
Turkish - English
unbelief
A lack (or rejection) of belief, especially religious belief

On hands and knees he looked at the empty siding and up at the sunfilled sky with unbelief and despair.

{n} want of belief, infidelity, incredulity
doubt
A lack or rejection of belief, especially religious belief
Disbelief; especially, disbelief of divine revelation, or in a divine providence or scheme of redemption
a lack of religious belief, or a refusal to believe in a religious faith disbelief
The withholding of belief; doubt; incredulity; skepticism
a rejection of belief
{i} state of not believing, lack of faith, skepticism
inan
belief

He had strong religious beliefs. - Onun güçlü dini inançları vardı.

Her belief in God is very firm. - Onun Allah'a inancı çok sağlam.

inan
trust

He doesn't altogether trust me. - O bana tamamen inanmaz.

I don't trust his story. - Ben onun hikayesine inanmıyorum.

inan
faith

Faith makes all things possible.... love makes all things easy. - İnanç her şeyi mümkün kılar....aşk her şeyi kolaylaştırır.

In other words, he is a man of faith. - Diğer bir deyişle, o bir inanç adamı.

inan
swear by
inan
reliance
inan
{f} believing

They say that seeing is believing. - Onlar görmek inanmaktır diyorlar.

He has good grounds for believing that. - Ona inanmak için onun iyi dayanakları var.

inan
come to believe
inan
{f} believed

Not everyone believed this plan was a good one. - Bu planın iyi bir plan olduğuna herkes inanmadı.

In my childhood, I believed in Santa Claus. - Çocukluğumda Noel Baba'ya inandım.

inan
believe in

It was stupid of you to believe in him. - Ona inanmakla aptallık ettin.

We believe in Buddhism. - Budizm'de inanıyoruz.

inan
{f} credit

Tom seems to be unwilling to believe that Mary was the one who stole his credit cards. - Tom onun kredi kartlarını çalanın Mary olduğuna inanmak için isteksiz görünüyor.

inan
{f} crediting
inan
believe

Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader. - Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.

In my childhood, I believed in Santa Claus. - Çocukluğumda Noel Baba'ya inandım.

inan
accredited
inan
credited
inan
accredit
inan
belief; faith, trust, reliance
inan
faith, belief
inan
belief, something believed. (...)
inan
tenet
Turkish - Turkish

Definition of inanmayış in Turkish Turkish dictionary

inan
İnanmak işi
inan
Bir kimseye, bir şeye bütün varlığıyla inanma
inan
inanma, güvenme
inan
Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman, itikat
İNAN
(Osmanlı Dönemi) Dizgin
İNAN
(Osmanlı Dönemi) İdare etme, yürütme
inanmayış
Favorites