Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.
 - Tom could hear helicopters overhead.
Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.
 - The church is on the hill overlooking the city.
Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
 - Tom pulled his cap down over his eyes.
Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.
 - The party was all but over when I arrived.
1920 yazına doğru Kızıl Panik bitmişti.
 - By the summer of 1920, the Red Scare was over.
Oğlunun ölümü üzerine ağladı.
 - She wept over her son's death.
Kızının ölümü üzerine ağladı.
 - He wept over his daughter's death.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
 - Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
 - Paris is the center of the world, in a way.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
 - Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
 - A lot of people want peace all over the world.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
 - Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.
 - Tom is reading over the contract right now.
300'ü geçkin insan tutuklandı.
 - Over 300 people were arrested.