Tom'u şahsen tanımıyorum.
- I don't know Tom personally.
Şahsen ben kürtaja karşı olduğumu söylüyorum.
- I tell you that I am personally against abortion.
Bunu kişisel olarak alma, Tom.
- Don't take it personally, Tom.
Tom onu kişisel olarak almadı.
- Tom didn't take it personally.
Onu bizzat alıyor gibi görünüyordu.
- Tom seemed to take it personally.
Ben sadece bizzat öldürdüğüm ve parçaladığım hayvanlardan et yerim.
- I only eat meat from animals that I have personally killed and butchered.