Evimin önünde ufak bir bahçe var.
 - There is a small garden in front of my house.
Tom, Boston'dan çok uzak olmayan ufak bir kentte doğdu.
 - Tom was born in a small town not too far from Boston.
Benim odam çok küçük.
 - My room is very small.
Hollanda küçük bir ülkedir.
 - Holland is a small country.
Evimin arkasında küçük bir gölet var.
 - There is a small pond in back of my house.
Arabanın arkasında saklanan küçük bir kedi var.
 - There's one small cat hiding behind the car.
Ne kazandığın patronun maaşı ile karşılaştırıldığında ufak tefek şey.
 - What you make is small potatoes compared to the boss's salary.