Evimin önünde bir postahane var.
- There is a post office in front of my house.
Evimin önünde bir postane var.
- There is a post office in front of my house.
Sıkıntılı günlere karşı biraz para biriktirmelisiniz.
- You should save some money against a rainy day.
Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
- If God is with us, then who can be against us?
Uzlaşmak benim kurallarıma aykırıdır.
- It's against my rules to compromise.
O, yasalara aykırıdır.
- That's against the law.
Yen dolar karşısında hâlâ düşük.
- The yen is still low against the dollar.
Yen dolar karşısında yüzde 10 değer kazandı.
- The yen appreciated 10 percent against the dollar.
Her zaman TV'nin karşısındasın.
- You're always in front of the TV.
Televizyonun karşısında uyudum.
- I slept in front of the TV.
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
Bahçe, evin önündedir.
- The garden is in front of the house.
Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
- You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
Tom insanların onun evinin önüne park etmelerini sevmiyor.
- Tom doesn't like it when people park in front of his house.
O, tam önümde oturdu.
- He sat right in front of me.
O, benim önümde yürüdü.
- He walked in front of me.
Both parties met in front of the Castle, the torch-bearers numbering nearly one hundred.
Not in front of the children!.
Several people are in front of me in line. The woman next in front of me is older, probably in her fifties.