Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

in a table, a vertical (up and down) collection of cells

listen to the pronunciation of in a table, a vertical (up and down) collection of cells
English - Turkish

Definition of in a table, a vertical (up and down) collection of cells in English Turkish dictionary

column
(Mühendislik) sütun

Makalenin üç sütunu vardı. - The article had three columns.

Rakamları bu sütuna ekleyin. - Add up this column of figures.

column
{i} kolon

Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır. - Columns provide a solid foundation.

column
{i} gazet. köşe yazısı, fıkra
column
(Tıp) Kolon, direk, columna
column
(Askeri) KOL: Kıta, gemi, tank veya araçların birbiri arkasına gelecek şekilde sıralanmalarıyla meydana gelen düzen
column
{i} direk
column
(İnşaat) sütün
column
(Bilgisayar) sütunu

Makalenin üç sütunu vardı. - The article had three columns.

Sami, gazetedeki sütununu okuyan birinden bir e-posta aldı. - Sami got an e-mail from a person who read his column in the newspaper.

column
kuyruk
column
(insan/araç/hayvan/vb.) dizi
column
{i} ask. kol
column
{i} makale

Her zaman onun makalesini okumaya meraklıyım. - I'm always interested in reading his column.

Makalenin üç sütunu vardı. - The article had three columns.

column
sütun kolon
column
{i} mim. sütun; kolon
column
kuyruk/sütun
column
{i} basamak [mat.]
English - English
column
in a table, a vertical (up and down) collection of cells
Favorites