Tom sık sık kendisiyle çelişir.
 - Tom constantly contradicts himself.
Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
 - When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
İnsanlar kendilerini düşünemedikleri için onu sürekli başkalarını kopyalayan insanlar yaparlar.
 - People who are constantly copying others do it because they can't think for themselves.
O, sürekli şikâyet ediyor.
 - He is constantly complaining.
Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.
 - His mother is constantly complaining about it.
Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.
 - I'm constantly telling her to behave herself.
Daima kendi kendime lakırdı ederim.
 - I constantly talk to myself.