Turkish - English
Definition of i̇sti̇sna in Turkish English dictionary
- istisna
- exception
This is an exceptional case.
-Bu istisnai bir durumdur.
This rule has no exceptions.
-Bu kuralın istisnaları yoktur.
- istisna
- except
This rule has no exceptions.
-Bu kuralın istisnaları yoktur.
This is an exceptional case.
-Bu istisnai bir durumdur.
- istisna
- (Kanun) derogation
- istisna
- (Ticaret) exemptions
- istisna
- exceptional
A very handsome prince met an exceptionally beautiful princess.
-Çok yakışıklı bir prens istisnai güzel bir prensesle tanıştı.
This is an exceptional case.
-Bu istisnai bir durumdur.
- istisna etme
- exception
- istisna etmek
- (Kanun) reserve
- eser; yapılmış şey; istisna akdinin konusu
- work, the things that were done, the subject of contractual exclusions
- istisnalar
- exceptions
There are no exceptions to this rule.
-Bu kuralın istisnaları yoktur.
Every rule has its exceptions.
-Her kural için istisnalar vardır.
- istisna akdi
- (Kanun) work agreement
- istisna akdi
- (Kanun) work contractor
- istisna edici
- exemptive
- istisna edilemez
- unexceptionable
- istisna etmek
- prune
- istisna etmek
- to except
- istisna hükümleri
- (Askeri) exception clauses
- istisna kabul etmemek
- make no exception
- istisna kabul etmemek
- tolerate no exception
- istisna kuralı bozmaz
- the exception proves the rule
- istisna olarak
- as an exception
- istisna olarak
- exceptionally
- istisna olarak
- by way of exception
- istisna, hariç
- (Sigorta) exclusion, excluded
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of i̇sti̇sna in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Arapçada istisnâ kelimeleri şunlardır
- (Osmanlı Dönemi) Ayırmak. Kaide dışı bırakmak. Müstesna kılmak
- (Hukuk) Ayrık tutma; kural dışı sayma
- istisna
- Bir kimse veya bir şeyi benzerlerinden ayrı tutma
- istisna
- Ayrı tutulan kimse veya şey
- istisna
- Genelden ayrı, kural dışı olma, ayrıklık
- istisna etmek
- Ayırmak