English - Turkish
Definition of hence, the right to speak at a given time in a legislative assembly in English Turkish dictionary
- floor
- {f} taş/tahta döşemek
- floor
- taş döşemek
- floor
- yıkmak
- floor
- şoke etmek
- floor
- vurup yere yıkmak
- floor
- {f} zeminleştir
- floor
- zemin
Zemindeki tozu bir elektrik süpürgesi ile emdi.
-I sucked up the dust on the floor with a vacuum cleaner.
O, mutfak zemininde bilinçsiz yatarken bulundu.
-He was found lying unconscious on the kitchen floor.
- floor
- şaşırtmak
- floor
- (bina) kat
- floor
- devirmek
- floor
- {f} k.dili. şaşırtmak, küçük dilini
- floor
- {i} düzlük
- floor
- {f} yenmek
- floor
- {f} tam gaz vermek
- floor
- (Tıp) Herhangi bir boşluğun tabanını oluşturan kısım, zemin, döşeme, taban
- floor
- taban ücret
- floor
- (fiil) döşemek, yere yıkmak, yenmek, şaşırtmak, afallatmak, tam gaz vermek, köklemek
- floor
- asgari ücret veya fiyat
- floor
- (isim) zemin, taban, döşeme, pist, düzlük, kat
Related Terms
English - English
Definition of hence, the right to speak at a given time in a legislative assembly in English English dictionary
- floor
The mayor often gives a lobbyist the floor.
hence, the right to speak at a given time in a legislative assembly
Hyphenation
hence, the right to speak at a giv·en time in a leg·is·la·tive As·sem·blyPronunciation
Resimler
Favorites