Ekipte olmaktan memnunum.
- I like being on the team.
Takım üyelerine ekipman ve üniforma sağlanmaktadır.
- Team members are provided with equipment and uniforms.
Yumi Ishiyama, Lyoko takımının en yaşlı üyesidir.
- Yumi Ishiyama is the oldest member of Team Lyoko.
Onun favori beyzbol takımı Devler'dir, fakat o Aslanlar'ı da seviyor.
- His favorite baseball team is the Giants, but he also likes the Lions.
Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu.
- Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.
Birtakım nüfuz sahibi arkadaşlarım var.
- I have a number of influential friends.
Tom birkaç yıl önce öldü.
- Tom died a number of years ago.
Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler.
- Tom and Mary have gone swimming together a number of times.
İkiniz mükemmel bir takım oluşturuyorsunuz.
- You two make a great team.
İyi bir takım oluşturacağız.
- We'll make a good team.
Fadıl, Leyla'dan bir dizi mektup aldı.
- Fadil received a number of letters from Layla.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.
- The councilor tabled a number of controversial motions.
Bir miktar kitap çalındı.
- A number of books were stolen.
I spoke with a number of them about it.
A number of people have commented on it.