Both brothers are still alive.
- Erkek kardeşlerin her ikisi de hâlâ hayatta.
If I'd taken that plane, I wouldn't be alive now.
- Eğer o uçağa binmiş olsaydım,şimdi hayatta olmazdım.
Tom donated money to the Red Cross to help survivors of the earthquake.
- Tom depremden hayatta kalanlara yardım etmek için Kızıl haça para bağışladı.
Are you one of the survivors of flight 111?
- 111 no'lu uçuşta hayatta kalanlardan biri misin?
You were lucky to survive the attack.
- Saldırıda hayatta kalmak için şanslıydınız.
Tom understands what it takes to survive.
- Tom hayatta kalmak için ne gerektiğini anlıyor.
Food is essential for survival.
- Yiyecek hayatta kalmak için gereklidir.
Adaptation is the key to survival.
- Adaptasyon hayatta kalmak için anahtardır.
We did what we had to to survive.
- Hayatta kalmak için yapmak zorunda olduğumuz şeyi yaptık.
We will need this to survive.
- Hayatta kalmak için buna ihtiyacımız olacak.
She was living through her daughter.