Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

having a size or magnitude of one

listen to the pronunciation of having a size or magnitude of one
English - Turkish
bir boyutu veya büyüklüğü biri olan
unit
{i} birim

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir. - Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.

Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir. - One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond.

unit
{i} ünite

Lütfen kalan beş üniteyi hemen gönderir misiniz? - Would you please send the remaining five units right away?

Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor. - The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit.

unit
{i} bütünlük
unit
en küçük tam sayı
unit
tek basamaklı sayı
unit
takım

Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi. - Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.

Onların takımının güçlü bir birlik duyusu var. - Their team has a strong sense of unity.

unit
eşya
unit
parça

Amerika Birleşik Devletleri bir zamanlar İngiliz İmparatorluğu'nun bir parçasıydı. - The United States was once part of the British Empire.

Çalışma ABD'de hayatın çok önemli bir parçasıdır. - Work is a very important part of life in the United States.

unit
puvan unit of measurement ölçü birimi
unit
{i} birlik

Birlik paradan daha iyidir. - Unity is better than money.

Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir. - Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.

unit
{i} öğe
unit
{i} tertibat: heating unit ısıtma tertibatı
unit
birim/ünite
unit
bir

1860'ta Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçildi. - In 1860, Lincoln was elected President of the United States.

Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir. - Washington is the capital of the United States.

unit
fert
unit
belirli bir miktar
unit
{i} (üniversitede) puan
unit
(Tıp) Tek şey
English - English
unit
having a size or magnitude of one

    Hyphenation

    ha·ving a size or mag·ni·tude of one

    Turkish pronunciation

    hävîng ı sayz ır mägnıtud ıv hwʌn

    Pronunciation

    /ˈhavəɴɢ ə ˈsīz ər ˈmagnəˌto͞od əv ˈhwən/ /ˈhævɪŋ ə ˈsaɪz ɜr ˈmæɡnəˌtuːd əv ˈhwʌn/
Favorites