I felt weak in the knees.
- Dizlerimde halsizlik hissettim.
I just felt slow and sluggish.
- Ben sadece yavaş ve halsiz hissettim.
He's known to appear sluggish.
- Onun halsiz göründüğü bilinmektedir.
Tom is very groggy and disoriented.
- Tom çok halsiz ve şaşırmış.
Tom will probably still be groggy.
- Tom muhtemelen hâlâ halsiz olacak.
We were tired out after our long walk.
- Uzun yürüyüşümüzden sonra halsiz düşmüştük.