He accelerated his car and overtook me.
 - Arabasını hızlandırdı ve beni geçti.
The yen's appreciation accelerated the decline of that company.
 - Yenin değerlenmesi o şirketin düşüşünü hızlandırdı.
Expedited delivery will cost an additional ten dollars.
 - Hızlandırılmış teslim ilave on dolara mal olacak.
When it started to get dark, I quickened my pace.
 - Karanlık olmaya başladığında, ben adımlarımı hızlandırdım.
I quickened my steps to catch up with her.
 - Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
Expedited delivery will cost an additional ten dollars.
 - Hızlandırılmış teslim ilave on dolara mal olacak.
The yen's appreciation accelerated the decline of that company.
 - Yenin değerlenmesi o şirketin düşüşünü hızlandırdı.
The driver accelerated his car.
 - Sürücü arabasını hızlandırdı.
The velocity of light is about 186,000 miles per second.
 - Işık hızı saniyede yaklaşık 186.000 mildir.
Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
 - Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.
In towns, speed is limited to 50 km/h.
 - Şehirlerde hız sınırı 50 km / h dir.
In towns, speed is limited to 50 km/h.
 - Şehirlerde, hız saatte 50 km ile sınırlıdır.
Tom needs a change of pace.
 - Tom'un hız değişikliğine ihtiyacı var.
He walked at a quick pace.
 - O büyük bir hızla yürüdü.
They walked at the rate of three miles an hour.
 - Saatte üç mil hızla yürüdüler.
The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year.
 - Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek.
The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.
 - Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.
The airplane is capable of supersonic speeds.
 - Uçak sesten hızlı hızlara ulaşabilir.
In the future, humans will use spaceships to travel around the galaxy at speeds faster than light.
 - Gelecekte, insanlar ışıktan daha hızlı hızlarda galaksi etrafında seyahat etmek için uzay gemileri kullanacaktır.
The battle quickly became fierce and bloody.
 - Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.
The mistake hastened his retirement.
 - Hata onun emekliliğini hızlandırdı.
Mary hastened back to her room.
 - Mary hızla odasına geri döndü.