To prevent the disease from spreading quickly was not an easy task.
 - Hastalığın hızlıca yayılmasını önlemek kolay bir görev değildi.
I hope my Spanish improves quickly.
 - Umarım İspanyolcam hızlıca gelişir.
Tom flopped onto his bed and was soon fast asleep.
 - Tom yatağına yığıldı ve kısa sürede hızlıca uyudu.
Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
 - Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.
The velocity of light is about 186,000 miles per second.
 - Işık hızı saniyede yaklaşık 186.000 mildir.
Ken was fined 7,000 yen for speeding.
 - Ken hızdan dolayı 7.000 yen para cezasına çarptırıldı.
In towns, speed is limited to 50 km/h.
 - Şehirlerde hız sınırı 50 km / h dir.
I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.
 - Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.
Tom does things at his own pace.
 - Tom işleri kendi hızınızda yapar.
His synchronizing rate left nothing to be desired.
 - Onun senkronizasyon hızı arzulanan bir şey bırakmadı.
The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year.
 - Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek.
The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.
 - Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.
This ship can reach extremely high speeds.
 - Bu gemi, son derece yüksek hızlara ulaşabilir.
In the future, humans will use spaceships to travel around the galaxy at speeds faster than light.
 - Gelecekte, insanlar ışıktan daha hızlı hızlarda galaksi etrafında seyahat etmek için uzay gemileri kullanacaktır.
The battle quickly became fierce and bloody.
 - Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.
Mary hastened back to her room.
 - Mary hızla odasına geri döndü.
The mistake hastened his retirement.
 - Hata onun emekliliğini hızlandırdı.