given to flattery or deceit; flattering; cozening

listen to the pronunciation of given to flattery or deceit; flattering; cozening
English - Turkish

Definition of given to flattery or deceit; flattering; cozening in English Turkish dictionary

losing
kaybeden

2.Dünya Savaşı sona erdi ve Olimpiyatlar 1948'de Londra'da yeniden başladı, ama savaşın kaybeden ülkeleri olan Almanya ve Japonya davet edilmediler. - World War II ended and the Olympics were revived in 1948 in London, but the losing countries of the war, Germany and Japan, were not invited.

losing
kaybederek

Eğer ne yediğine dikkat etmezsen, bu kadar uzun zaman kaybederek verdiğin bütün kiloyu geri alacaksın. - If you aren't careful about what you eat, you'll put back on all the weight that you spent so much time losing.

Tom arabasının kontrolünü kaybederek yoldan çıktı. - Tom swerved hard, losing control of his car.

losing
{i} kaybediş
losing
{f} kaybet

Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü. - Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.

Kendimi kaybetmeden babamla konuşamam. - I can't talk with my father without losing my temper.

losing
ziyan gören
losing
kazançlı olmayan
losing
kaybedeceği belli olan
losing
{s} kazançlı olmayan, zarar gören
English - English
losing
given to flattery or deceit; flattering; cozening
Favorites