She may have gone out to do some shopping.
- O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
Arriving at the station, I found my train gone.
- İstasyona vardığımda, benim treni gitmiş buldum.
By the time you get back, I'll be gone.
- Sen geri dönünceye kadar, ben gitmiş olacağım.
I may be gone for a while.
- Bir süre için gitmiş olabilirim.
Where on earth can he have gone off to at this time of day?
- Allah aşkına o, günün bu saatinde nereye gitmiş olabilir.
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
She may have gone out to do some shopping.
- O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
Mr. White has gone to Canada.
- Bay White Kanada'ya gitti.
If you had never gone to Boston, you wouldn't have met Tom.
- Boston'a hiç gitmediysen Tom'la tanışamazdın.
I went to Kobe, where I first met her.
- Onunla ilk tanıştığımız yer olan Kobe'ye gittim.
I just can't get along with him.
- Onunla anlaşamadım gitti.
Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Yumi went there by herself.
- Yumi oraya kendi gitti.
Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
I wish to go to Hawaii.
- Hawaii'ye gitmeyi diliyorum.
I want to go to America someday.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.