May I come in? Yes, certainly.
- İçeri girebilir miyim? Evet, kesinlikle.
We didn't hear you come in.
- İçeri girdiğini duymadım.
He got into this school in September last year.
- Geçen yıl eylül ayında bu okula girdi.
Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.
- Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
Tom studied hard so he could get into college.
- Tom çok çalıştı böylece üniversiteye girebildi.
Tom tried to get into the locked room.
- Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.
Knock on the door before entering the room.
- Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
For our children to be safe, please do not enter adult sites.
- Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
I saw Jane go into her classroom with a smile.
- Jane'nin tebessümle sınıfana girdiğini gördüm.
Tom wanted to go into politics.
- Tom siyasete girmek istedi.