Herkes yasadışı yabancılar karşı düşmanca bir tavır aldı.
 - Everybody took a hostile attitude toward illegal aliens.
Bana karşı saldırgan bir tavır takındı.
 - He assumed an aggressive attitude toward me.
Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
 - As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
Tom Mary'nin tutumunu sevmiyor.
 - Tom doesn't like Mary's attitude.
Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar.
 - Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.
Onun o davranışına dayanamam.
 - I can't stand that attitude of his.