gefährdet

listen to the pronunciation of gefährdet
German - Turkish
risk altında
gefährdet sein
bir tehlikeyle karşı karşıya kalmak, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmak, çaresiz ve savunmasız kalmak
English - Turkish

Definition of gefährdet in English Turkish dictionary

exposed
{s} maruz

Komutan adamlarını silah atışına maruz bıraktı. - The commander exposed his men to gunfire.

O, tehlikeye maruz kaldı. - He was exposed to danger.

compromised
(Askeri) GİZLİLİĞİ İHLAL EDİLMİŞ: İçindeki bilgi, tamamen veya kısmen, yetkisiz bir kimseye duyurulmuş veya duyurulma tehlikesi geçirilmiş gizlilik dereceli malzemeye uygulanan bir terim. Ayrıca bakınız: "classified matter"
compromised
(Askeri) gizliliği ihlal edilmiş
exposed
çıplak
exposed
açıkta
endangered
{f} tehlikeye at

Sami, Leyla'nın hayatını tehlikeye attı. - Sami endangered Layla's life.

Fadıl, Leyla'nın hayatını tehlikeye attı. - Fadil endangered Layla's life.

exposed
{f} maruz kal

Birçok tehlikelere maruz kaldı. - He was exposed to many dangers.

Her zaman birtakım tehlikeye maruz kalırız. - We are always exposed to some kind of danger.

exposed
meydanda
exposed
muhafazasız
at risk
Risk altında
endangered
tehlikede

Dilinin tehlikede olduğunu sana ne düşündürüyor? - What makes you think that your language is endangered?

Tehlikede olan deniz yaşamını korumak için bir fon kuruldu. - A fund was set up to preserve endangered marine life.

endangered
Nesli tükenen, nesli tehlikede olan
exposed
maruz kalan
exposed
{s} korunmasız
exposed
(Askeri) AÇIK, AÇIKTA: Düşman taarruzuna maruz. Bak. "covered" ve "protected"
exposed
{s} (sıfat) ışığa tutulmuş (film)
exposed
{s} açık

Fadıl karanlık sırrını açıkladı. - Fadil exposed his dark secret.

exposed
(sıfat) korunmasız, açık, maruz, ortada, ışığa tutulmuş (film)
exposed
çekilmi