further, in addition, longer

listen to the pronunciation of further, in addition, longer
English - Turkish

Definition of further, in addition, longer in English Turkish dictionary

more
{s} daha fazla

Cüzdanımda daha fazla para yok. - I have no more money in my wallet.

Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per. - We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.

more
daha

John Bill'den daha zeki. - John is more intelligent than Bill.

Ben senden daha güzelim. - I am more beautiful than you.

more
(Bilgisayar) ayrıntılar
more
(Bilgisayar) tümü
more
(Bilgisayar) en çok
more
(Bilgisayar) başka

İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir. - Good health is more valuable than anything else.

Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur. - Tom reads more books than anyone else I know.

more
(Bilgisayar) tüm

Ateistlerin tüm dindar ve sosyalistlerden daha merhametli olduğunu biliyorum. - I know atheists that have more humanity than all these religious and these socialists.

Tüm istediğim biraz daha dikkatti. - All I wanted was a little more attention.

more
-den daha çok
more
(Bilgisayar) tüm seçenekler
more
ziyade

Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır. - A bat is no more a bird than a rat is.

Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer. - More people get into trouble for things they say rather than for what they do.

more
(Bilgisayar) ek bilgi
more
daha çok

Seni ondan daha çok seviyorum. - I love you more than him.

Seni ondan daha çok seviyorum. - I love you more than her.

more
neither more nor less ne fazla ne eksik
more
{s} daha: one more time bir kez daha. two more oranges iki
more
fazla bir şey

İçecek daha fazla bir şey yok. - There's nothing more to drink.

Daha fazla bir şey var mı? - Is there something more?

more
tam o kadar
more
takriben
more
bir kat fazla
English - English
more