O, kahvaltısını sık sık orada yer.
 - She often eats breakfast there.
Sık sık Londra'ya giderim.
 - I often go to London.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
 - Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Bugünlerde sıkça bir enerji krizinden bahsediliyor.
 - We often hear about an energy crisis these days.
Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir  zincir denilir.
 - A totally ordered set is often called a chain.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
 - Humility often gains more than pride.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
 - When I was a child, I often went swimming in the sea.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
 - Humility often gains more than pride.
Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
 - Cheese often lures a mouse into a trap.
Suç çoğu kez yoksullukla ilgilidir.
 - Crime has often been related to poverty.