farklılaşmak

listen to the pronunciation of farklılaşmak
Turkish - English
to change, to become different, to differentiate
to differentiate, undergo a change, acquire a different character
differentiate
(Politika, Siyaset) differ
change
fark
difference

Difference between Facebook and Twitter is, Twitter is a microblogging service. - Facebook ve Twitter arasındaki fark, Twitter'ın bir mikroblog servisi olmasıdır.

In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is. - Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.

fark
distinctness
fark
distinction

It is important for English learners to remember the distinction between 'fun' and 'funny'. - İngilizce öğrenenlerin 'eğlence ve 'eğlenceli' arasındaki farkı hatırlamaları önemlidir.

fark
{i} gap

Society does not encourage relationships between people who have a large age gap. - Toplum büyük bir yaş farkı olan insanlar arasında ilişkiyi teşvik etmez.

There is a generation gap between them. - Onlar arasında kuşak farkı var.

fark
odd

Tom noticed something odd. - Tom tuhaf bir şey fark etti.

Tom noticed something was odd. - Tom bir şeyin tuhaf olduğunu fark etti.

farklılaşma
differentiation
fark
matter

Even if it is true, it matters little. - Doğru olsa bile çok az fark eder.

It doesn't matter to me. - Benim için farketmez.

fark
(Gıda) gradient
fark
(Ticaret) spread

The cancer had spread to several organs. - Kanser farklı organlara yayıldı.

fark
(Bilgisayar) variance
fark
divergence
fark
divaricate
fark
undertaking
fark
majority
fark
disparity
fark
contrast
fark
diversity

Diversity is what gives us strength. - Bize güç veren şey farklılıktır.

fark
discrepancy
fark
divergency
fark
dissimilitude
fark
in difference
fark
to notice

Nobody is going to notice, I suppose. - Sanırım kimse fark etmeyecek.

He's bound to notice your mistake. - Onun hatanı farketmesi kesin.

fark
contradistinction
fark
odds

Tom is well aware of the odds. - Tom ihtimallerin farkındadır.

fark
difference, disparity; distinction; discrepancy; contrast
fark
variation
fark
differentiation
fark
cachet
fark
disproportion
fark
division
farklılaşma
(Hukuk) diversification
farklılaşma
biol. differentiation, specialization (of tissue)
farklılaşma
differentiation, undergoing a change, acquiring a different character
farklılaşma
fractionation
English - English

Definition of farklılaşmak in English English dictionary

fark
Fuck, as interjection of surprise, etc
fark
To subject a website to a high volume such that the server stops responding. See slashdot effect
Turkish - Turkish
Farklı duruma gelmek, ayrımlaşmak
FARK
(Osmanlı Dönemi) Başın tepesi, baştaki saçın ikiye ayrıldığı yer
FARK
(Osmanlı Dönemi) Ayrılık, başkalık. Ayırma, ayrılma, seçilme
fark
Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık; benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım
fark
Ayrım
fark
Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım: "Aralarında sekiz, on yaş fark bulunmasına rağmen, iki akran gibiydiler."- R. N. Güntekin
fark
Çıkarma işleminin sonucu
farklılaşma
Farklılaşmak işi, ayrımlaşma
farklılaşma
Ayrımlaşma