faraş

listen to the pronunciation of faraş
Turkish - English
dustpan

Pass me the broom and dustpan, please. I spilled some crumbs on the floor. - Bana süpürge ve faraşı ver lütfen. Yere bazı kırıntılar döktüm.

Please put the dustpan in the broom closet. - Lütfen faraşı süpürge dolabına koy.

shovel
hastings
early
faraş gibi/kadar very large
(mouth)
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) (Feraşe. den galat) Süprüntüleri toplamağa ait kulplu kutu, kürekçik. Süpürge. (Bak: Ferra
Toplanan süprüntüleri alıp atmak için kullanılan kürek biçiminde teneke ya da plastikten, saplı alet
Toplanan süprüntüleri alıp atmak için kullanılan kürek biçiminde teneke veya plastikten, saplı kap
Toplanan süprüntüleri alıp atmak için kullanılan kürek biçiminde teneke veya plastikten, saplı kap: "Elinde tuttuğu, içi süprüntü dolu faraşı merdivenlerin dibine boşalttı."- E. E. Talu
Süprüntüleri alıp atmak için kullanılan kürek biçiminde saplı kap
faraş
Favorites