Ne korkunç bir anlaşma!
- What an awesome deal!
Bu gerçekten oldukça korkunç görünüyor.
- That really sounds quite awesome.
Parlak bir gelecek onun önünde uzanıyor.
- A brilliant future lay before him.
O parlak bir geleceğe sahiptir.
- She has a brilliant future.
Sen zeki bir fotoğrafçısın.
- You're a brilliant photographer.
Tom inanılmaz derecede zeki.
- Tom is incredibly brilliant.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
Sen görkemli bir iş yaptın.
- You've done a brilliant job.