fâsıl

listen to the pronunciation of fâsıl
Turkish - English
chapter, section bölüm, kısım
(Konuşma Dili) business, bit: Şu yoklama faslını bitirip derse başlayalım. Let's finish this roll call bit and start the lesson
(Hukuk) chapter
chapter, section, episode
the musical overture to an ortaoyunu performance
part
a program of musical pieces all written in the same makam
article
head
book
fasıl heyeti
a group of musicians and singers who perform classical Turkish songs
ara fasıl
intermezzo
Turkish - Turkish
Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna
Dönem, devre
Karagöz oyun bölümlerinden ikincisi ve en uzun olanı
(Osmanlı Dönemi) ayıran, kısımlara bölen
Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi gibi parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi
Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi gibi parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi: "Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış."- A. İlhan
Bölüm, kısım
Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay: "Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak."- H. E. Adıvar
Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay
Bölüm, kısım: "Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu."- P. Safa
Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü
Dönem, devre: "Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç."- Y. K. Beyatlı
Bir kitabın her bir bölümü
FASIL
(Hukuk) Yasalarda alt bölüm; ara başlık
FÂSIL
(Osmanlı Dönemi) Fasıllara ayıran. Kısım kısım eden
fasıl heyeti
Gerekli sazlarla tam olarak bir fasıl yapabilecek durumdaki alaturka saz topluluğu