His speech deeply affected the audience.
 - Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
The event affected his future.
 - Olay onun geleceğini etkiledi.
I was deeply impressed by the scenery.
 - Manzaradan derinden etkilendim.
The exhibition was very impressive.
 - Sergi çok etkileyiciydi.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
 - Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
Worry affected his health.
 - Endişe onun sağlığını etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
 - Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
I think that our living together has influenced your habits.
 - Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.