esasen

listen to the pronunciation of esasen
Turkish - English
fundamentally

The proposed law is fundamentally flawed. - Önerilen kanun esasen kusurludur.

The premise of the book is fundamentally flawed. - Kitabın dayanağı esasen kusurludur.

essentially

The analogy is essentially correct. - Benzetme esasen doğrudur.

from the beginning
fundamentally, essentially; as a matter of fact, to tell the truth, actually; anyhow
substantially
as a matter of fact, to tell the truth
au fond
fundamentally, basically, essentially, radically
radically
main
mainly
basically
aufond
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Kendiliğinden, aslından, temelinden
Doğrusu, doğrusunu isterseniz, zaten, zati: "Esasen bende kabahat ki, sizin gibi dönek insanlarla yola çıkmışım."- O. C. Kaygılı
Doğrusu, doğrusunu isterseniz, zaten, zati
Esas olarak, gerçekte, aslında
Başından, temelinden, kökeninden
Nasıl olsa, gene: "Esasen, Mediha hanım gelmese şimdi de hastayı yalnız bırakamayacaktım."- H. E. Adıvar
Nasıl olsa, gene
esasen
Favorites