erkenden

listen to the pronunciation of erkenden
Turkish - English
early in the day
early, very early
early

I went to bed early, for I was tired. - Ben erkenden yatmaya gittim, zira yorgundum.

Tom went to see Mary early yesterday morning. - Tom dün sabah erkenden Mary'yi görmeye gitti.

soon

Why didn't you tell me he was here? I had to know as soon as possible! - Niçin bana onun burada olduğunu söylemedin? Olabildiğince erkenden bilmem gerekiyordu.

in good time
betimes
Turkish - Turkish
Erken olarak, çok erken
Erken olarak, çok erken: "Kısmet olursa erkenden yola düzüleceğiz."- Ö. Seyfettin
ercecik
erkenden
Favorites