erkekler

listen to the pronunciation of erkekler
Turkish - English
men

My son thinks women are stronger than men. - Oğlum kadınların erkeklerden daha güçlü olduklarını düşünüyor.

Those young men are independent of their parents. - Bu genç erkekler ebeveynlerinden bağımsızlar.

mankind
sons
{i} menfolk
erkek
male

Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation. - Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.

Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis. - Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.

erkek
man

Michael is a man's name but Michelle is a lady's name. - Michael bir erkek adıdır ama Michelle bir bayan adıdır.

She has too many boyfriends. - Onun bir sürü erkek arkadaşı var.

erkekler ağlamaz
boys don't cry
erkekler için mayo
swimming trunks
erkekler tuvaleti
(Turizm) gentlemen
erkekler tuvaleti
gents
erkekler ve kızlar
boys and girls
erkekler için cinsel eğitim
(Eğitim) sex instruction for men
erkekler tuvaleti
the gents
erkekler tuvaleti
the gentleman's
erkekler yaramazdır
(deyim) boys will be boys
erkek
{i} Jack
erkek
he
erkek
(genç) boy
erkek
manly

Tom isn't very manly. - Tom çok erkeksi değil.

You're so strong, manly and sweet, how could I resist you? - Çok güçlü, erkeksi ve tatlısın, sana nasıl direnebilirim?

erkek
(hayvan) Tom
erkek
hard

All the men are hardworking. - Tüm erkekler çalışkandır.

His brother studies very hard. - Onun erkek kardeşi çok çalışır.

erkek
husband

Of all the men that I dislike, my husband is certainly the one that I prefer. - Hoşlanmadığım tüm erkeklerden, kocam kesinlikle tercih ettiğimdir.

When we think of the traditional roles of men and women in society, we think of husbands supporting the family, and wives taking care of the house and children. - Ne zaman kadın ve erkeklerin geleneksel rollerini düşünsek, ailesine destek olan kocalar ve de aile ve çocuklarına bakan karılar aklımıza gelir.

erkek
good, hard (iron, copper)
erkek
prov. husband
erkek
mech., carpentry male
erkek
rigid
erkek
male, he; manly, courageous, reliable; rigid, hard; man; husband
erkek
menfolk
erkek
{s} masculine

Men like to look masculine. - Erkekler erkeksi görünmek isterler.

The radio announcer had a masculine voice. - Radyo spikerinin erkeksi bir sesi vardı.

erkek
courageous
genç erkekler
young men
erkek
gent

The gentleman was killed by a slave in revolt. - Soylu erkek isyanda bir köle tarafından öldürüldü.

There is neither Jew nor Gentile, neither slave nor free, nor is there male and female, for you are all one in Christ Jesus. - Ne Musevi, ne de musevi olmayan, ne köle ne de özgür vardır, ne erkek ne de dişi vardır, zira Mesih İsa'da hepiniz birsiniz.

erkek
men's
erkek
men

Soccer is not necessarily confined to men. - Futbol zorunlu olarak erkeklerle sınırlı değildir.

This building is a capsule hotel lodging men and women. - Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.

bekar erkekler
bachelors
erkek
honest and true
erkek
manly, courageous, virile, macho
erkek
man; male
yahudi erkekler
jewish men
yalnız erkekler için
stag
Turkish - Turkish
rical
zükür
erkekler hamamı
İçinde sadece erkeklerin yıkandığı veya erkeklere ayrılmış hamam
Erkek
(Osmanlı Dönemi) NERE
Erkek
kişi
Erkek
(Hukuk) MÜZEKKER
Erkek
male
Erkek
(Osmanlı Dönemi) IBLIK
Erkek
er
erkek
Sert, kolay bükülmez
erkek
Sperma oluşturan organizma
erkek
Sözüne güvenilir, mert
erkek
Yetişkin adam, kadın karşıtı: "Erkekler gelince buraya, karılar işte böyle kaçar."- O. C. Kaygılı
erkek
Koca
erkek
Girintili ve çıkıntılı olmak üzere bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı
erkek
Marangozculukta geçmelerde bir yuva ya da deliğe giren bölümü üzerinde bulunduran parça
erkek
İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı
erkek
Yetişkin adam, kadın karşıtı
English - Turkish

Definition of erkekler in English Turkish dictionary

erkek
zıvana mortise
erkekler
Favorites