en azından

listen to the pronunciation of en azından
Turkish - English
at least

Tom washes clothes at least once a week. - Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.

At least being sick gives you the perfect excuse to stay home and watch movies. - Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.

leastways
fully
no fewer than
at least, fully
to say the least
en az
at least

This pencil cost me at least a hundred bucks. - Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.

We must sleep at least seven hours a day. - Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

en az
least

Brush your teeth twice a day at least. - Dişlerini günde en az iki kez fırçala.

It will take her at least two years to be qualified for that post. - Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.

en az
at the least
en az
min

Tom always makes a point of arriving at least five minutes ahead of time. - Tom her zaman en az beş dakika önce varmayı kendine vazife edinir.

Chestnuts have to be boiled for at least fifteen minutes. - Kestaneler en azından on beş dakika kaynamalı.

en az
(Bilgisayar) more than
en az
fewest
en az
(Bilgisayar) min length
en az
merest
en az
(deyim) rock bottom
en az
a good

Movers don't like people who read books. But at least they have a good reason. - Nakliyeciler kitap okuyan insanlardan hoşlanmazlar. Ama en azından iyi bir nedenleri var.

At least somebody is having a good time. - En azından biri iyi vakit geçiriyor.

en az
leastways
en az
minimal
en az
fully
en az
at a mere
en az
at least to
en az
for at least
en az
minimum

Tom only does the bare minimum. - Tom sadece en azını yapar.

The job will take a minimum of ten days. - Bu iş en az on gün sürecek.

en az
a) minimal, least b) at least, fully
Turkish - Turkish

Definition of en azından in Turkish Turkish dictionary

En az
edna
En az
ekal
En az
(Hukuk) LAAKAL