elmaslı

listen to the pronunciation of elmaslı
Turkish - English
diamond+, containing diamond
containing diamond
elmas
diamond

My mother had no choice but to part with her diamond ring. - Annemin elmas yüzüğünü satmaktan başka seçeneği yoktu.

Tom didn't have any hard evidence, but he thought Mary was the one who stole his mother's diamond ring. - Tom'un sağlam delili yoktu, fakat o, annesinin elmas yüzüğünü çalan kişinin Mary olduğunu düşünüyordu.

elmaslı kalem
diamond pencil
elmaslı testere
diamond saw
elmas
(Tabiat Doğa) (mineral, maden) diamond
elmas
diamond-tipped glass cutter, diamond
elmas
rock
elmas
spark

Her eyes sparkled like diamonds. - Onun gözleri elmas gibi parladı.

Mary's eyes sparkled like diamonds. - Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.

elmas
diamond glass cutter
elmas
glass diamond
elmas
glazier's diamond
elmas
glass cutter
elmas
diamant
elmas
diamond cutter
elmas
diamond; glazier's diamond, glass cutter
Turkish - Turkish
Elmasla süslenmiş olan
ELMAS
(Osmanlı Dönemi) Küçük kaşlı olan
Elmas
(Osmanlı Dönemi) HADAKA
elmas
Mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş
elmas
Mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş: "Eline geçen elması eve taşıyor, içi kasalı aynalı dolaba kutu kutu istif ediyormuş."- R. H. Karay
elmas
Elmas taşlarıyla süslenmiş
elmas
(Osmanlı Dönemi) en saf karbon olan ve cam gibi şeffaf, parlak maden
elmas
Billurlaşmış arı karbon
elmas
Elmastıraş
elmas
çok sert, kırılgan, billurlaşmış arı karbon
elmaslı
Favorites