English - Turkish
Definition of electronically or optically enlarging or reducing the size of an image in English Turkish dictionary
- zoom
- (to) büyütmek
- zoom
- (to) Yakınlaştırmak
- zoom
- (Bilgisayar) yakınlaş
O bir yakınlaştırma lensi kullandı.
-She used a zoom lens.
Bu yakınlaştırma tuşu.
-This is the zoom button.
- zoom
- zum yapmak
- zoom
- {f} vınlamak
- zoom
- Büyütmek
- zoom
- (İnşaat) yakından bakmak
- zoom
- {f} birden yükselmek (uçak)
- zoom
- {f} yoğunlaşmak
- zoom
- (Askeri) ANİ ÇEKİLİŞ, ŞANDEL: Bir uçağın yukarı doğru yaptığı ani yükseliş
- zoom
- {f} k.dili. büyük bir hızla artmak
- zoom
- {i} birden yükselme
- zoom
- mesafeyi ayarlayan mercek
- zoom
- mesafeyi ayarlamak
- zoom
- Yakınlaştırmak
- zoom
- {f} k.dili. büyük bir hızla gitmek, tam gazla gitmek
- zoom
- (isim) birden yükselme, fırlama
- zoom
- {f} fırlamak
- zoom
- foto
Related Terms
English - English
Definition of electronically or optically enlarging or reducing the size of an image in English English dictionary
- zoom
electronically or optically enlarging or reducing the size of an image
Hyphenation
e·lec·tron·i·cal·ly or optically en·larg·ing or re·du·cing the size of an im·ageTurkish pronunciation
îlektränîkli ır äptîkli înlärcîng ır ridusîng dhi sayz ıv ın îmıcPronunciation
/əˌlekˈtränəklē ər ˈäptəklē ənˈlärʤəɴɢ ər rēˈdo͞osəɴɢ ᴛʜē ˈsīz əv ən ˈəməʤ/ /ɪˌlɛkˈtrɑːnɪkliː ɜr ˈɑːptɪkliː ɪnˈlɑːrʤɪŋ ɜr riːˈduːsɪŋ ðiː ˈsaɪz əv ən ˈɪməʤ/
Resimler
Favorites