Tom, kapı aralığından baktı.
- Tom watched from the doorway.
Büyükçe bir sandalye, ama kapı aralığından anca geçer.
- It's a biggish chair, but it'll just barely fit through the doorway.
Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.
- It is known all over the world that, in Japan, students have to take difficult entrance examinations to enter universities.
Gelecek yıl giriş sınavlarına girmek zorundayım.
- I have to take the entrance exams next year.
Giriş kapısı kilitli olduğu için biz eve giremedik.
- Because the entrance was locked, we couldn't enter the house.
Tom girişte durakladı.
- Tom paused in the doorway.
Onun annesi girişte duruyordu.
- His mother was standing in the doorway.
Hırsız karanlık antrede saklandı.
- The thief hid in the dark doorway.