efsanevi

listen to the pronunciation of efsanevi
Turkish - English
legendary

The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold. - Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.

Tom traveled on the legendary Orient Express from Paris to Istanbul. - Tom, Paris'ten İstanbul'a efsanevi Orient Express'le yolculuk etti.

fabled

He died believing that he had found the fabled golden city of the Incas. - O, İnkaların efsanevi altın şehrini bulduğuna inanarak öldü.

larger than life
mythical
mythic
cyclical
legendary, mythical
cyclic
{s} fabulous

The unicorn is a fabulous monster. - Tek boynuzlu at efsanevi bir yaratıktır.

efsanevi yılan
cockatrice
kısmen efsanevi
semimythical
kısmen efsanevi
semilegendary
çok sert efsanevi bir taş
adamant
Turkish - Turkish
Efsanelerde geçen, kendisi için efsaneler düzülen veya efsaneyi andırır nitelikte olan (kimse, hayvan, yer): "O günün benim için en büyük nimeti o efsanevi başı yakından görmem olmuştur."- A. Haşim
Efsanelerde geçen, kendisi için efsaneler düzülen veya efsaneyi andırır nitelikte olan (kimse, hayvan, yer)
efsanevi
Favorites