He is in charge of entertaining the foreign guests.
- O, yabancı misafirleri eğlendirmekten sorumludur.
Sami found a way to keep himself amused.
- Sami kendini eğlendirmek için bir yol buldu.
The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
- İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
If the students are bored, they will find ways to entertain themselves.
- Öğrenciler sıkılırlarsa kendilerini eğlendirmek için yollar bulurlar.
I'm bored! Then find something to do! I'm not here to entertain you.
- Sıkıldım! Öyleyse yapacak bir şey bul! Seni eğlendirmek için burada değilim.
Sami found a way to keep himself amused.
- Sami kendini eğlendirmek için bir yol buldu.
The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
- İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
- Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
Tom likes to have fun.
- Tom eğlenmeyi seviyor.
The courtier was enjoying great royal favor.
- Saray büyük kraliyet lehinde eğleniyordu.
Tom certainly appeared to be enjoying himself.
- Tom kesinlikle eğleniyor gibi görünüyordu.
Most of the revellers are tourists.
- Eğlenenlerin çoğu turist.
Don't come to school to lark around.
- Sadece eğlence için okula gelme.